Kraliyet İmparatorlukları

Bu makalede, İngiltere, İspanya, Fransa ve Portekiz’deki hükümranların tarihi hakkında bilgi verilecektir. Bu ülkelerde onlarca yıl boyunca süren hükümdarlık dönemleri, siyasi, askeri ve ekonomik olaylarla birlikte ele alınacak. Her devlet için ayrı bir bölüm ayrılacak, bu bölümlerde o ülkenin monarşisinin tarihi ve yapısı ile kralların başarıları ve etkileri tartışılacak. Ayrıca, her bölümde krallığın çöküş ya da dönüşüm yaşadığı dönemler de ele alınacak. Tüm bu bilgiler, okuyuculara bu ülkelerin tarihi hakkında bir bakış açısı sunacak ve hükümranların hayatına dair fikirler sağlayacaktır.

İngiltere

İngiltere, dünyanın en eski monarşilerinden biridir. İngiliz monarşisi, 1066 yılında Norman İstilası’ndan sonra kurulmuş, sırasıyla Plantagenet, Tudor, Stuart ve Windsor (ya da Hanover) hanedanları tarafından devam ettirilmiştir. Monarşi, yasama organı olan Parlamento tarafından desteklenir. İngiliz kralları erken dönemlerde Feodalizm kurumunu desteklemiş, ancak sonraki dönemlerde sanayi devrimi ile birlikte ekonomik değişmelere ayak uydurmuşlardır.

İngiliz monarşisinin yükselişi, Haçlı Seferleri sırasında gerçekleşmiştir. Norman İstilası’ndan sonra, William the Conqueror İngiltere kralı olarak taçlandırılmıştır. Daha sonra kurulan Plantagenet Hanedanı ile monarşi güçlenmiş, Tudor Hanedanı dönemi ise İngiliz tarihinde en parlak dönemlerden biridir.

  • Tudor Hanedanı, İngiliz kilisesini kurmuş ve İngiliz tarihindeki en ünlü kraliçe olan Elizabeth I’yi vermiştir.
  • Ayrıca, İngiltere’nin ünlü yazarlarından William Shakespeare de Tudor Hanedanı döneminde yaşamıştır.

İngiliz monarşisi, günümüze kadar gelmiştir ve hala güçlü bir şekilde devam ediyor. Kraliçe II. Elizabeth, 1952 yılından beri İngiltere’nin kraliçesi olarak hüküm sürüyor ve dünyanın en uzun süre hüküm süren monarşisi unvanını koruyor.

Haçlı Seferleri sırasında İngiliz monarşisinin yükselişi

Haçlı Seferleri’ne katılan İngiliz kraliyet ailesi, bu savaşlar sırasında siyasi açıdan yükseliş yaşamıştır. Haçlı Seferleri, İngiliz monarşisinin gücünü artıracak birçok fırsat sunmuştur. İngiliz kraliyeti, bu dönemde Avrupa’da güçlü bir konum elde etmiştir. Aynı zamanda, savaşlar İngiltere’de ekonomik gelişime de yol açmıştır. Monarşinin yükselişi ve gelişimi, krallık kurumunun yapılanması ile gerçekleşmiştir. Bu yapıda, kralın gücü ve yetkisi merkeziyetçi bir şekilde kullanılmıştır. Krallık kurumunun yapısının bu şekilde düzenlenmesi, İngiltere’nin siyasi ve sosyal açıdan güçlü bir şekilde ilerlemesinde önemli bir rol oynamıştır.

Tudor Hanedanı’nın dönemi

Tudor Hanedanı, İngiltere tarihinde Tudor dönemi olarak bilinir. İngiltere’de hüküm sürdükleri dönem 1485 ile 1603 yılları arasıdır. Tudor Hanedanı’nın hüküm sürdüğü dönem, İngiltere’de çok önemli reformlar ve değişikliklerle birlikte yeniliklerin de başladığı bir dönemdir. İngiliz Krallığı’nı kurucusu Henry VII, kendisini tahta çıkaran görevlisinin kızıyla evlenerek meşruiyetini sağlamıştır.

Tudor Hanedanı, İngiltere’de kilise reformunu sağladı, kültür alanında önemli gelişmeler sağladı. Ayrıca, sosyal reformlar da gerçekleştirdi. Kral Henry VIII, Roma Katolik Kilisesi’nden ayrılarak Anglikan Kilisesi’ni kurdu ve kendisini İngiltere Kilisesi Başkanlığına atadı. Ayrıca, Tudor Hanedanı’nın döneminde İngiltere’de Shakespeare, Marlowe ve Bacon gibi ünlü yazarlar yetişti.

Tudor Hanedanı’nın Başlıca Başarıları
İngiltere Kilisesi’nin kurulması
Kilise Reformu
Sosyal Reformlar

Tudor Hanedanı, İngiltere tarihinde önemli bir yere sahiptir. Kazanılan zaferler ve kültürel gelişmeler, İngiliz Krallığı’nın gücünü artırmıştır. Yapılan reformlar, İngiltere’nin modernizasyon sürecine ön ayak olmuştur. Tudor Hanedanı’nın başarıları, İngiltere’nin gelecekteki hükümdarlarına da ilham kaynağı olmuştur.

İspanya

İspanya monarşisi, Avrupa’da en uzun süreli monarşilerden biridir. İspanyol Krallığı, 1469 yılında Kastilya ve Aragon’un birliğiyle başladı. İspanya Krallığı, 16. yüzyılda dünya çapında büyük bir güç haline geldi. Habsburg Hanedanı’nın egemenliği altında uzun yıllar süren İspanya, Avrupa’da hakimiyetini kurdu. İspanya’daki krallık yapısı, merkezi monarşik hükümet ve yerel özerk yönetimlerden oluşmaktaydı.

İspanya Krallığı’nın en büyük problemi, ekonomik krizler, iç çekişmeler ve savaşlardı. İspanya’nın 1588 yılında İngilizlerle yaptığı Armada Savaşı, İspanya için önemli bir dönüm noktası oldu. Bu savaşın sonunda İspanya’nın Avrupa hakimiyeti sona erdi. 1700’lü yıllarda Bourbon Hanedanı, İspanya Krallığı’nın egemenliğini ele geçirdi. Bourbon Hanedanı’nın egemenliği altında İspanya, 18. yüzyıl boyunca yeni topraklar fethetti ve İspanyol İmparatorluğu’nun yeniden inşasını yaptı. Ancak İspanya, önceki gücüne geri dönemedi.

19. yüzyılda İspanya, Fransız İhtilali’nin etkisi altına girdi. Bu dönemde İspanya’da serfliğin kaldırılması, feodal yapının yıkılması ve demokratik bir hükümetin kurulması talepleri yükseldi. 19. yüzyılın sonunda İspanya’da cumhuriyetçi hareketler hız kazandı ve 1931’de İspanya Cumhuriyeti ilan edildi. Ancak İspanya’daki iç çekişmeler ve İspanya İç Savaşı’nın sonunda, General Franco’nun iktidarı ele geçirmesiyle birlikte yeniden monarşiye dönüldü.

Habsburg Hanedanı’nın İspanya’daki egemenliği

Habsburg Hanedanı, İspanya Krallığı’na 1516 yılında egemen oldu. Bu hanedanın İspanya’da iktidarı, ülkenin siyasi ve ekonomik gücünün artmasına yol açtı. Habsburg Hanedanı, İspanya’da mutlak bir monarşiyi benimseyerek, kraliyet makamının tüm güçlerini tek bir kişide topladı. İsparta’nın omurgasını güçlendiren Habsburg Hanedanı, ülkeye uzun süre hükmetti.

Habsburg Hanedanı tarafından yapılan düzenlemeler, İspanya Krallığı’nın merkezi hükümetinin gücünü artırdı. Ayrıca, yerel yönetim birimlerinin yapısı yeniden düzenlendi ve ülkenin askeri güçleri modernize edildi. Bu dönemde İspanya, dünya lideri olma yolunda önemli bir adım attı.

Habsburg Hanedanı’nın İspanyol krallıklarının birleştirilmesi, Avrupa’da krallıkların ve imparatorlukların yanı sıra global etki sahibi bir güç olmasını sağladı. Dolayısıyla, İspanya’nın Amerika keşifleri yapması, İspanya’nın ekonomik olarak kalkınmasına katkıda bulundu.

  • Habsburg Hanedanı, İspanya Krallığı’nın gücünü ve etkisini arttırdı.
  • Ülkenin siyasi ve askeri güçleri güçlendirildi.
  • Yerel yönetim birimleri yeniden düzenlendi.
  • İspanya, dünya lideri olma yolunda önemli bir adım attı.
  • İspanya, Amerika keşifleriyle ekonomik olarak kalkındı.

İspanyol İmparatorluğu’nun yıkılışı

İspanyol İmparatorluğu, 16. yüzyılın sonlarında ve 17. yüzyılın başlarında dünya çapında bir imparatorluk olarak kabul ediliyordu. Ancak, İspanyol İmparatorluğu’nun zayıflaması ve yıkılışı, savaşlar ve ekonomik sorunlar sonucu gerçekleşti.

İspanya’nın Amerika’daki sömürgeleri, İspanyol İmparatorluğu’nun en büyük ekonomik kaynağıydı. Ancak, 19. yüzyılın başlarında İspanya, istikrarlı bir hükümete sahip olmadığı için, Amerika kıtasındaki sömürgelerinin çoğunu kaybetti. Bu da İspanyol İmparatorluğu’nun zayıflamasına ve yıkılışına neden oldu.

İspanyol İmparatorluğu’nun yıkılışının ardından, belirli İspanyol kolonileri bağımsızlıklarını kazandılar. Bunlar arasında Arjantin, Kolombiya, Peru ve Meksika gibi ülkeler bulunmaktadır.

Yıkılış Nedenleri Yıkılış Etkileri
  • Kötü yönetim
  • Ekonomik sorunlar
  • Savaşlar
  • Sömürge kaybı
  • Ekonomik gerileme
  • İmparatorluğun yıkılması

Fransa

Fransa, binlerce yıllık tarihi ve monarşisi ile kendine özgü bir İmparatorluk devletidir. Bourbon Hanedanı, Fransa’da monarşiyi yıllarca yönetmiştir. Krallık kurumu, krallar ve soylular tarafından oluşturulmuş özel bir hükümet yapısıdır. Bourbon Hanedanı, Fransa’ya önemli etkilerde bulunmuş ve büyük başarılar elde etmiştir. Fransız Devrimi, monarşiye etki eden büyük bir olaydır ve sonrasında Fransa’da birçok değişiklik yaşanmıştır. Fransa tarihi, Avrupa tarihinde büyük bir yere sahiptir ve monarşisi ile öne çıkmaktadır.

Bourbon Hanedanı’nın dönemi

Bourbon Hanedanı’nın dönemi, Fransa monarşisi için oldukça önemli bir dönemdir. XVII. yüzyılda tahta çıkan Bourbon Hanedanı, Fransa’ya birçok yenilik getirmiştir. Fransa’nın ekonomik durumunu düzeltmek amacıyla tarım ve sanayiye yatırım yapmıştır. Ayrıca, aydınlanmanın etkisiyle eğitimde de gelişmeler sağlamıştır. Bourbon Hanedanı, Versay Sarayını inşa ederek Fransa için sembolik bir değer yaratmıştır. Krallık kurumunun yapısında da önemli değişiklikler yapmıştır. Merkeziyetçi yönetim anlayışı, toprak ilişkilerinin düzenlenmesi, devlete ait kamu hizmetlerinin düzenlenmesi ve hem ordunun hem de adalet sisteminin güçlendirilmesi Bourbon Hanedanı döneminde gerçekleştirilmiştir.

Franzöz Devrimi’nin etkisi

Fransız Devrimi, krallık kurumuna büyük bir etki yapmıştır. Bu devrim, Fransa’nın hem ekonomik hem de sosyal yapısını kökünden değiştirmiş, aristokratik yapının yerini halkın egemenliği almıştır. Bu dönemde, krallık gücü tamamen ortadan kalkmış ve yerine cumhuriyet kurulmuştur.

Fransız Devrimi döneminde, krallıkla bağlı olan kilise de büyük bir yenilik geçirmiştir. Devrim, kilisenin zenginliğine son vermiş ve kilisenin bağımsızlığına kavuşmasını sağlamıştır.

Ayrıca Fransız Devrimi, Avrupa genelinde büyük bir etki yaratmıştır. Birçok Avrupa ülkesinde, krallık sistemine karşı reform hareketleri başlatılmıştır. Fransa’daki krallık sistemine karşı duyulan güvensizlik, diğer ülkelerdeki halkın krallık sistemine olan güvensizliğini artırmıştır.

  • Devrimin bir sonucu olarak, Napolyon Bonapart, Fransa’yı ele geçirmiş ve imparator olmuştur.
  • Sonrasında, krallık sistemi tamamen ortadan kalkmış ve Fransa bir cumhuriyet haline gelmiştir.
  • Ayrıca, Devrim’in etkisiyle, Fransa’nın sosyal yapısında birçok değişiklik yapılmıştır.
  • Bu dönemde, aristokratik sınıf etkisini tamamen kaybetmiş, halkın egemenliği ve eşitliği ilkeleri benimsenmiştir.

Özetle, Fransız Devrimi, krallık kurumuna ve Fransa’nın sosyal yapısına büyük bir etki yapmıştır. Bu devrim, krallık sistemlerine karşı bir hareket başlatmış ve birçok Avrupa ülkesinde reform hareketlerine ilham vermiştir.

Portekiz

Portekiz’de monarşi, 12. yüzyılda kurulan Portekiz-Kastilya Kontluğu’nun bağımsız bir krallığa dönüştürülmesiyle başladı. Portekiz, 1385’ten 1910’a kadar krallık yönetimi altında kaldı. Krallığın başkenti Lizbon’du ve Portekiz, sömürge imparatorluğuyla dünya tarihinin önde gelen güçlerinden biri haline geldi.

Braganza Hanedanı, 1640’ta Portekiz tahtına çıktı ve ülkeyi 19. yüzyılın başlarına kadar yönetti. Hanedan döneminde Portekiz, Brezilya, Angola ve Mozambik gibi ülkeleri de içeren büyük bir sömürge imparatorluğuna sahipti. Bu dönemde Portekiz, özellikle denizcilik, ticaret ve coğrafi keşifler alanında birçok başarı elde etti.

Portekiz Cumhuriyeti, 1910’da İhtilali sonrasında ilan edildi. Cumhuriyet, uzun bir diktatörlük döneminin ardından 1976’da demokratikleşme sürecine girdi ve günümüzde de bir parlamenter cumhuriyet olarak yönetilmektedir.

Braganza Hanedanı’nın dönemi

Portekiz’de 1640 yılında Braganza Hanedanı’nın krallığı ele geçirerek, Portekiz tarihinde önemli bir döneme imza attı. Braganza Hanedanı, Avrupa’da yaşanan ekonomik durgunluğa rağmen Portekiz ekonomisini canlandırmak için çalışmalar yaptı ve yerli sanayiyi destekledi. Aynı zamanda, Brezilya’daki ticareti genişletti ve imparatorluk ağına yeni topraklar ekledi.

Braganza Hanedanı, Portekiz’de Aydınlanma Çağı’nın ışık tuttuğu dönemde görev yapmıştır. Bu dönemde, bilim, edebiyat, sanat ve müzikte önemli gelişmeler yaşanmıştır. Braganza Hanedanı’nın Krallık yapısı ise, öncekilerden farklı olarak merkezi bir devlet yapısını benimsemiştir.

Bu dönemde, Portekiz ticaretinin ticari kaynakları Brezilya, Afrika ve Hindistan’a doğru genişlemekteydi. Braganza Hanedanı, geleneksel ticaret yollarını değiştirerek yeni pazarlar fırsatları aradı ve Portekiz’in uluslararası güçler arasında saygınlığını korumasını sağladı. Bu nedenle, Braganza Hanedanı’nın dönemi Portekiz tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır.

Braganza Hanedanı, Portekiz kültürü, siyasi ilerleme ve ekonomik gelişme başlıklarında önemli adımlar atarak, tarihinin önemli kralları arasında yer aldı.

Portekiz Cumhuriyeti’nin ilanı

Portekiz’de krallık dönemi 1910 yılında sona erdi. Halkın büyük bir kısmı yoksulluk ve baskı altında yaşamaktaydı ve Cumhuriyetçiler iktidara gelmek için ayaklanmaya karar verdiler. 5 Ekim 1910’da, Portekiz Cumhuriyeti resmen ilan edildi ve krallık sona erdi.

Cumhuriyet’in ilanı sonrasında siyasi birçok olay yaşandı. Cumhuriyetçilerin lideri Teófilo Braga, geçici bir hükümet kurarak ülkeyi modernleştirmeye ve refahı artırmaya çalıştı. Ancak, kırsal bölgelerdeki yoksulların desteğini kazanamayan hükümet, muhalefetin sert eleştirilerine maruz kaldı. 1911’de yeni bir anayasa kabul edildi ve cumhuriyetçi hükümeti resmi olarak göreve başladı.

Cumhuriyet dönemi boyunca, Portekiz modern bir devlet haline geldi. Göçmenlerin yoğun bir şekilde ülkeye gelmesiyle, endüstriyel ve ekonomik gelişmeler yaşandı. Ancak, siyasi istikrarsızlık hala devam etti ve 1926’da, ordunun bir darbeyle iktidara el koyması sonucu, bir diğer diktatörlük dönemi başladı.

Yorum yapın