İngiltere tarihinin en önemli olaylarından biri olan Glorious Devrim, İngiliz siyasi sistemi ve anayasa monarşisinin kuruluşunu sağladı. Bu olay, 17. yüzyılda gerçekleşti ve İngiliz Protestan Cumhuriyeti’nin sona ermesine neden oldu. Glorious Devrim, monarşinin gücünün anayasal sınırlar içinde olmasını ve modern anayasa monarşisinin temellerinin atılmasını sağladı. İngiliz siyasi sistemi, anayasa monarşisi ile yürütülür ve parlamentonun iki kanadı, Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası’ndan oluşur. Siyasi iktidar belirli bir anayasal yapıya bağlı ve yargı sistemi ve devlet organları anayasal ilkelere uygun işler. Muhafazakarlar ve İşçi Partisi, İngiliz siyasi hayatının belirleyici parti üyeleridir.
Glorious Devrim Nedir?
Glorious Devrim, 17. yüzyıl İngiltere’sinde gerçekleşen ve İngiliz Protestan Cumhuriyeti’nin sona ermesine ve anayasal monarşinin kurulmasına neden olan tarihi bir olaydır. 1688 yılında gerçekleşen bu devrim, İngiliz tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Devrim, Stuart Hanedanlığı’nın sona ermesine neden oldu ve anayasal monarşinin temellerini attı. Bu sayede, monarşinin, belirli bir anayasaya uygun olarak işlediği bir siyasi sistem olan anayasa monarşisinin kurulması sağlandı. Glorious Devrim, monarşinin egemenliğinin anayasaya göre sınırlandırılmasını sağlayarak modern anayasa monarşisinin temelini oluşturdu.
Anayasa Monarşisi Nedir?
Anayasa Monarşisi, monarşinin belirli bir anayasal yapıya uygun olarak işlediği bir siyasi sistemdir. Bu sistem, monarşinin gücünün sınırlandırılmasına, yasama, yürütme ve yargı organlarının ayrı olmasına dayanır. Anayasal monarşi, halkın değil, bir monarşinin yönetimde olduğu bir siyasi sistemdir. Ancak, monarşinin yetkileri belirli bir anayasaya uygun şekilde sınırlandırılmıştır. Bu sistem, İngiliz siyasi sistemi de dahil olmak üzere, birçok ülkede uygulanmaktadır. Anayasal monarşinin temel özellikleri, siyasi iktidarın belirli bir anayasal yapıya bağlı olması, yargı sistemi ve devlet organlarının anayasal ilkelere uygun işlemesi olarak sayılabilir.
Anayasa Monarşisi Kurucusu: William III
William III, İngiltere’de anayasa monarşisinin kural olarak benimsenmesi konusunda öncülük eden Glorious Devrim lideridir. Glorious Devrim İngiliz Protestan Cumhuriyeti’nin yerini alarak anayasal monarşinin kurulmasını sağlamıştır. William III, 1688 yılında İngiltere tahtına çıktıktan sonra anayasa monarşisi için gereken tedbirleri almaya başlamıştır. Böylece, monarşinin yetkileri, sınırları belirleyen yasalara bağlı hale gelmiştir. William III, aynı zamanda İngiliz Parlamentosu’na saygı gösteren bir liderdi ve birçok yasa tasarısını onayladı. Anayasa Monarşisi’nin kurucusu olan William III, İngiltere’de modern anayasa monarşisinin oluşumunda büyük bir rol oynamıştır.
Glorious Devrim ve Anayasa Monarşisi’nin Önemi
Glorious Devrim, İngiltere tarihinde önemli bir yere sahiptir çünkü modern anayasa monarşisinin temellerini atmıştır. Bu olay, monarşinin egemenliğinin anayasaya uygun olarak sınırlandırılmasını sağlamıştır. Bu da İngiliz siyasi sistemi açısından büyük bir değişim getirmiştir. Anayasa monarşisi ile, hükümetin ve monarşinin belirli bir anayasaya uygun olarak işlemesi ve yargı sistemi ile devlet organlarının anayasal ilkelere uygun olarak çalışması gerekmektedir. Glorious Devrim, bu anayasal düzene geçişte önemli bir rol oynamıştır ve modern İngiliz siyasi sistemi için temel bir unsur haline gelmiştir.
Anayasa Monarşisi’nin Temel Özellikleri
Anayasa monarşisi, monarşinin belirli bir anayasaya uygun olarak işlediği bir siyasi sistemdir. Bu sistemde, siyasi iktidar belirli bir anayasal yapıya bağlıdır ve yargı sistemi ve devlet organları da anayasal ilkelere uygun şekilde işler. Anayasa monarşisi, monarşi ile demokrasiyi birleştirir ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir yapıya sahiptir.
Belirli bir anayasaya uygun olarak işleyen anayasa monarşileri, genellikle yasama, yürütme ve yargı organları için ayrılmış bir sistem kullanırlar. Bu organlar, birbirinden farklı ve bağımsız olarak çalışır ve her biri kendi özel işlevlerine, sorumluluklarına ve yetkilerine sahiptir. Örneğin, yargı organları, mahkeme sistemleri aracılığıyla anayasal ilkelere uygun şekilde yargılama işlemini yürütürler.
Anayasa monarşisi ayrıca, yargısı bağımsız olan bir sistemdir. Bu da yargı organlarının siyasi baskı, manipülasyon veya partilerin çıkarlarına göre hareket etmesini önler. Anayasal ilkelere uygun işleyen bir anayasa monarşisi, hukukun üstünlüğünü ve eşitliği güvence altına alır ve vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasını sağlar.
İngiliz Siyasi Sistemi
İngiliz siyasi sistemi, anayasa monarşisi ile yürütülür ve parlamentonun iki kanadı olan Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası’ndan oluşur. Avam Kamarası, seçimle belirlenen üyelerden oluşan bir meclisdir ve halkın adına yasama görevi yapar. Lordlar Kamarası ise, miras veya atanma yoluyla göreve getirilen üyelerden oluşur ve genellikle zengin bir aristokrasiye sahiptir. Anayasa gereği, yasaların kabul edilmesi ve yürürlüğe girmesi için her iki kanadın da onayı gerekmektedir. Siyasi partiler, her iki kanada da üye olan milletvekilleri aracılığıyla yasama sürecine katılırlar. İngiliz siyasi sistemini diğer ülkelerden ayıran önemli bir özellik, siyasi partilerin tamamen bağımsız olarak hareket edebilmeleridir. Partiler, seçmen davranışlarını anlamak ve ilerlemek için birçok anket, araştırma ve görüşme yaparlar. Bu nedenle, İngiliz siyasi sistemi, siyasi partilerin etkileriyle şekillenen bir sistemdir.
Siyasi Partilerin Etkisi
İngiltere siyasi hayatı, siyasi partilerin etkisi altındadır. Bu partiler, politikalarının çoğunu açıkça belirtiyor ve bu politikaları savunuyorlar. İngiliz siyasetinde iki büyük parti var: Muhafazakar Parti ve İşçi Partisi.
Muhafazakar Parti, İngiliz siyasi hayatında 19. yüzyılda ortaya çıkan ve genellikle liberal ve klasik liberal partilerle rakip olan konservatif bir partidir. Genel olarak, Muhafazakarlar, serbest piyasa ekonomisine, geleneksel değerlere ve ülkenin anayasal yapısına bağlılıklarıyla bilinirler.
İşçi Partisi, Britanya bölgesindeki İşçi hareketlerinin politik temsilcisi olarak kuruldu ve şimdi Britanya’nın ana siyasi partilerinden biridir. İşçi Partisi, seçim dönemlerinde adil bir vergi sistemi, toplumsal cinsiyet eşitliği ve eşit işlem talep eder. Öte yandan, bu parti, yüksek vergiler, kamu sektörü işletmelerinin daha fazla kontrolü ve daha fazla kamu harcamasını savunur.
Her iki parti de İngiliz siyasi sistemi üzerinde önemli bir etkiye sahip olsa da, bu partilerin fikir ayrılıkları nedeniyle bir anlaşmazlık durumunda hükümet yetersiz kalabilir. Bununla birlikte, Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası’nda yapılan oylamalarla, partiler birçok konuda anlaşmazlık yaşarken bile hükümetin hareket alanı kontrol edilebilir.
Muhafazakar Parti
Muhafazakar Parti, İngiliz siyasi hayatında önemli bir yer tutan konservatif bir partidir. 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır ve genellikle liberal ve klasik liberal partilerle rekabet halindedir. Muhafazakarlar, güçlü savunma, düşük vergiler ve özelleştirme gibi konuların yanı sıra, geleneksel aile değerleri ve kültürel kimliklerin korunmasını destekler. Aynı zamanda, Brexit konusunda da güçlü bir tutum sergilemişlerdir. Muhafazakar Parti, İngiltere’nin siyasi geçmişinde önemli bir yere sahip olup, halen Britanya siyasetinde önemli bir rol oynamaktadır.
İşçi Partisi
İşçi Partisi, 1900 yılında İngiltere’de kuruldu ve Birleşik Krallık’ın en büyük siyasi partilerinden biri haline geldi. Parti, işçi hareketlerinin siyasi temsilcisi olarak kuruldu ve hala işçi haklarını savunma konusunda önemli bir role sahiptir.
İşçi Partisi, geniş çaplı bir politika yelpazesine sahiptir ve sosyalist politikaların yanı sıra kültürel ve liberal konularda da aktiftir. Parti, işçi sınıfı ve azınlık grupların haklarını savunma konusunda güçlü bir tarihe sahiptir.
Son yıllarda parti, Brexit ve İskoçya’nın bağımsızlığı tartışmaları gibi konularda önemli bir role sahip oldu. İşçi Partisi liderlik seçimlerinde de sık sık tartışmalara konu olurken, üyeleri genellikle parti politikalarının şekillenmesinde yoğun bir şekilde yer almaktadır.