Çin’de İç Savaş: Milliyetçiler ve Komünistler Arasındaki Çatışma

20. yüzyılın başlarında, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulması için iki ana siyasi güç olan Milliyetçi Parti ve Çin Komünist Partisi arasındaki iç savaş konu alınmaktadır. Bu iç savaş, Çin tarihinin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir. Milliyetçi Parti lideri Chiang Kai-shek ve Komünist Parti lideri Mao Zedong arasındaki çekişme, Çin toplumunda büyük bir etki yarattı. Milliyetçilerin güçlenmesi ve Sovyetler Birliği ile olan ilişkilerinin bozulması, Komünist Parti’nin Kızıl Ordu’yu kurarak çatışmayı arttırmasıyla sonuçlandı. Bu iç savaşın etkisi, 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla sona erdi.

Milliyetçi Parti’nin Güçlenişi

Milliyetçi Parti, 1912 yılında Sun Yat-sen liderliğinde kuruldu. Partinin amacı, Çin’in yabancı ülkelerin istilasına karşı mücadele etmek ve ülkedeki siyasi ve sosyal yapıyı değiştirmekti. Sun Yat-sen, “Üç İlkeler” olarak bilinen Milliyetçilik, Demokrasi ve İnsan Hakları prensiplerini benimsedi ve partisini bu ilkeler etrafında güçlendirdi. Parti, ülke genelinde çeşitli askeri olaylara katıldı ve 1928 yılında liderliği Chiang Kai-shek’e devrederek kısa bir süre içinde tüm Çin’i kontrol altına aldı. Ancak, parti içinde bölünmeler yaşandı ve 1949’da Çin Komünist Partisi’nin yükselişiyle Çin İç Savaşı’na girildi.

Çin Komünist Partisi’nin Yükselişi

Çin Komünist Partisi, Mao Zedong liderliğinde yükselişe geçti. Genç komünistler, 1921’de ÇKP’yi kurdular ve ilk yıllarında siyasi bir güç olma konusunda zorluklarla karşı karşıya kaldılar. Ancak, 1930’ların başında Japonya’nın Çin’e saldırması ve Milliyetçi Parti’nin kendi içindeki çekişmeleri, ÇKP’nin güçlenmesini sağladı. Bu dönemde, Red Army adı verilen ÇKP ordusu da kuruldu. Red Army, yoksul bölgelerden asker topladı ve ÇKP’nin gücünün sembolü oldu. ÇKP, milliyetçi politikaları reddetti ve fakir halkın desteğini kazandı. Sonuç olarak, ÇKP İç Savaşı’nda Milliyetçi Parti’ye karşı başarılı oldu.

Milliyetçilerin Şanghay Kuomintang Hükümeti’ni Kurması

Çin’de İç Savaş, 20. yüzyılın başlarında Milliyetçi Parti ve Çin Komünist Partisi arasındaki siyasi çekişmenin sonucu olarak yaşanmıştır. Bu süreçte, Milliyetçi Parti liderliğindeki Kuomintang Hükümeti’nin Şanghay’da kuruluşu önemli bir dönüm noktasıdır. Sun Yat-sen liderliğinde Milliyetçi Parti’nin yükselişi ve Çin’deki varlığı, Şanghay Kuomintang Hükümeti’nin kurulmasıyla daha da güçlenmiştir. Siyasi düzen, merkeziyetçiliğe dayalı bir yönetim şeklini benimsemiş ve ülkenin modernleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Ne yazık ki, bölgesel çekişmeler ve Sovyetler Birliği ile ilişkilerin bozulması, Milliyetçi Parti’nin üstünlüğünü kaybetmesine sebep olacaktır.

  • Milisyalar kurularak, ülke genelinde siyasi kontrol sağlandı.
  • Bölgesel çekişmeler yaşandı ve ülkenin çoğu yerinde kontrol sağlanamadı.
  • Milliyetçi Parti liderleri, Şanghay Kuomintang Hükümeti’nin kurulmasıyla otoritesini güçlendirip, ülkenin bütünlüğünü sağlama yolunda önemli bir adım attılar.

Milliyetçi Parti’nin Şanghay Kuomintang Hükümeti’nin kurulması, ülkedeki politik istikrarı sağlamak adına önemli bir adımdı. Ancak, siyasi çekişmeler ve Sovyetler Birliği ile ilişkilerin bozulması, Milliyetçi Parti’nin üstünlüğünü kaybetmesine sebep olacaktır.

Milliyetçi Parti ve Sovyetler Birliği’nin İlişkileri

Milliyetçi Parti lideri Chiang Kai-shek, Sovyetler Birliği’nden destek almaya çalışsa da, bölgesel çekişmeler ve ideolojik çatışmalar ilişkilerin bozulmasına sebep oldu. Sovyetler Birliği, Çin’deki komünistlerin güçlenmesinden endişe duyuyordu ve Milliyetçi Parti’nin Sovyetler Birliği’ne olan bağımlılığına son vermek istiyordu. Ayrıca, Sovyetler Birliği, Milliyetçi Parti liderliğindeki Kuomintang Hükümeti’nin Sovyetler Birliği’ne olan borcunu ödememesinden de rahatsızdı. Bu çekişmeler Sovyetler Birliği’nin Çin’deki komünistlere desteğini artırmasına sebep oldu ve Çin İç Savaşı’nda Türkiye, İngiltere ve Amerika gibi ülkeler de Milliyetçi Parti’ye destek vererek Sovyetler Birliği’nin bölgedeki nüfuzunu kırma çabalarına yardımcı oldular.

Komünistlerin Kızıl Orduyu Kurması ve Nanchang Ayaklanması

1927 yılında, Mao Zedong liderliğindeki Çin Komünist Partisi, kırsal kesimde bir gerilla gücü olan Kızıl Orduyu kurdu. Bu ordu, güçlü düşman kuvvetleriyle savaşacak olan parti üyelerini eğitmeyi amaçlamaktaydı.

Aynı yıl içinde, Nanchang Ayaklanması gerçekleşti. Bu ayaklanma, Komünistlerin Milliyetçilere karşı başlattığı ilk büyük askeri harekâttı. Kızıl Ordu, birçok başarılı operasyon gerçekleştirerek Milliyetçilere karşı zafer kazandı.

Komünistlerin bu zaferi, Çin İç Savaşı boyunca önemli bir dönüm noktası oldu. Parti, kendine özgü küçük gruplar halinde savaşma taktiğini benimsemeye devam etti ve daha sonra ülke genelinde büyük bir ilerleme kaydetti.

Çin Komünist Partisi’nin Long March Yürüyüşü

1934 yılında, Çin Komünist Partisi lideri Mao Zedong ve Zhou Enlai öncülüğünde, Kızıl Ordu’nun üyeleri, Milliyetçi Parti kuvvetleriyle savaştığı ve baskı altında tutulduğu Guangdong Eyaleti’nden kaçmak zorunda kaldılar. Bu kaçış sırasında, Kızıl Ordu’nun yarısı, toplamda 100.000 asker, gerilla savaşı yürüterek yaklaşık 12.500 kilometrelik bir mesafeyi kat ettikleri Long March Yürüyüşü’ne katıldı.

Yürüyüş sırasında, askerler çoğu zaman aç kaldı, soğuktan donma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı ve hastalıklarla mücadele etti. Bu yolculuk sırasında, Kızıl Ordu’nun birçok üyesi hayatını kaybetti.

Long March Yürüyüşü, Çin tarihinin en büyük askeri başarılarından biri olarak kabul edilir. Bu yürüyüş, Çin Komünist Partisi’nin gücünü göstererek, Kızıl Ordu’nun sayısını arttırdı ve dünya çapında ün kazandırdı. Yürüyüş sırasında gelişen olaylar, Çin İç Savaşı’nın sonucunu derinden etkiledi.

Milliyetçi Parti’nin Çin İç Savaşı’nda Üstünlük Sağlaması

Milliyetçi Parti lideri Chiang Kai-shek’in güçlenmesi, Çin İç Savaşı’nda üstünlük sağlamasına yol açtı. 1927’den 1937’ye kadar Çin, Milliyetçilerle Komünistler arasındaki savaşın ortasında kaldı. İki taraf arasındaki savaşta, Milliyetçiler güneyde kontrolü ele geçirdiler ve Şanghay Kuomintang Hükümeti’ni kurdu. Bunu takip eden yıllarda, Milliyetçilerin askeri gücü kuzeydoğuya doğru genişlerken, Komünistler de güneybatıya genişledi. Ancak, Çin-Japon savaşı sırasında Milliyetçiler ve Komünistler arasındaki savaş geçici olarak durdu. Milliyetçi Parti lideri Chiang Kai-shek, Çin-Japon savaşına katıldı ve milliyetçi güçler savaşı kazandı. Bu zafer, Milliyetçilerin Çin İç Savaşı’nda üstünlük sağlamasına yardımcı oldu.

Çin-Japon Savaşı ve İç Savaşın Etkisi

Çin-Japon Savaşı, Milliyetçi Parti ve Çin Komünist Partisi arasındaki iç savaşın etkisini derinden hissetti. 1937’de Japonya’nın Çin’e saldırması, Milliyetçi Parti ile Çin Komünist Partisi arasındaki savaşı askıya almaya zorladı. Çin iç savaşı, her iki tarafın da Japonya’ya karşı savaşan Kuzey Çin’in kontrolünü ele geçirmek için birleşmesinden kaynaklandı. Bu savaş, Japonya’nın yenilgisine ve Çin Komünist Partisi’nin güçlenmesine yol açtı. Savaştan sonra, Milliyetçi Parti lideri Chiang Kai-shek, Tayvan’a kaçtı ve Çin Halk Cumhuriyeti resmi olarak kuruldu.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Kuruluşu ve Sonrası

Çin iç savaşı sonucunda Milliyetçi Parti yenilgiye uğrasa da, savaşın sonucunda Mao Zedong liderliğindeki Çin Komünist Partisi Çin Halk Cumhuriyeti’ni kurdu. 1949’da cumhuriyetin ilanıyla birlikte, Çin politikası tamamen değişti. Yeni hükümet dünya devrimine öncülük ederken, tek parti sistemi uygulandı ve milliyetçilik fikrine karşı duruş sergilendi. Çin’deki ekonomi de devrimin ardından büyük bir değişim geçirdi. Tarım kollektifleri kuruldu ve sanayi sektörü hızla gelişti. Ayrıca Çin, Sovyetler Birliği ile yakın bir ilişki kurdu ve komünizm ideolojisine bağlı bir siyasi çizgi izledi.

Yorum yapın