İngiliz İmparatorluğu’nun Afrika kolonizasyonu, İngilizlerin Afrika kıtasını sömürgeleştirme sürecidir. 19. yüzyılın sonunda başlayan bu süreç, Afrika’nın zengin kaynaklarına erişmek için gerçekleştirilmiştir. Afrika’da köleliğin kaldırılmasının ardından İngilizler, kıta bölüşümünde sahip oldukları bölgeleri kontrol altına almıştır. Doğu Afrika’da Kenya’ya kadar uzanan İngiliz sömürge hükümetleri, Beyaz Sömürgeleştirme adı verilen bir politika ile bölge halkına zulmetmiştir. Mısır ve Sudan’daki İngiliz sömürge hükümetleri, bölgedeki siyasi ve ekonomik yapıyı İngiliz lehine düzenlemiştir. İngiltere’nin Afrika sömürgeciliğinin günümüzdeki mirası ve Afrika’nın küresel bağlamda nasıl etkilendiği ise ilgi çekici bir tartışma konusudur.
Köleliğin Kaldırılması ve Kolonizasyonun Başlangıcı
Afrika’nın tarihi, İngiliz İmparatorluğu’nun kolonizasyonundan etkilendi. 18. ve 19. yüzyılda, İngilizler, Afrika’da köleliği kaldırmak amacıyla sömürgeleştirme sürecini başlattı. Köleliğin sona ermesi, İngilizlerin Afrika’yı sömürmek için yeni bir yoldu. 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında, İngiliz hükümeti, özellikle Afrika’nın kuzey bölgelerindeki ülkelerin kontrolünü ele geçirdi. Bu dönemde İngilizler, Afrika’nın doğal kaynaklarını sömürdü, insanları zorla çalıştırdı ve kendi çıkarları için hükümetleri ele geçirdi. Ancak, bu süreç uzun yıllar boyunca yıkıcı sonuçlar doğurdu ve Afrika, çeşitli sorunlarla başa çıkma zorunluluğuyla karşı karşıya kaldı.
Kıta Bölüşümü ve İngiltere’nin Rolü
1884-1885 yılları arasında gerçekleştirilen Berlin Konferansı, Afrika’nın tarihinin en önemli kilometre taşlarından biridir. Konferansta, Avrupalı devletler arasında kıta bölüşümü yapıldı ve sömürgeleştirme hız kazandı. İngiltere, Afrika’da en fazla bölgeyi kontrol eden devletlerden biriydi. Afrika’daki ana sömürge bölgeleri, Mısır ve Sudan’dan Güney Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyayı kapsıyordu. İngiltere, aynı zamanda Afrika’nın doğusundaki kıyı şeridini de kontrol ederek, uluslararası ticaret için stratejik bir konuma sahip oldu. İngiliz hükümeti, sömürge bölgelerinde yönetim hakkını elinde bulundurarak, yerel yönetimler üzerinde güçlü bir etkiye sahipti.
İngiltere’nin Afrika’daki kontrolü, Avrupa’nın sömürge hakimiyeti için örnek teşkil etti. Ancak, sömürge döneminin sonunda, bağımsızlık süreci başlaması ile birlikte, İngiliz hükümeti giderek bölgeden çekilmeye başladı. Ancak Afrika, İngiliz sömürgeciliğinin etkisinden bugüne kadar etkilenmeye devam etmektedir.
Doğu Afrika’daki İngiliz Etkisi
Doğu Afrika’da İngiliz sömürge dönemi, Kenya’da 1895 yılında başladı. İngilizler, Kenya’nın doğu bölgelerinde Beyaz Sömürgeleştirme politikasını uyguladılar. Bu politika, sömürgeciliği destekleyen büyük İngiliz firmalarına yerli halktan alınan toprakların verilmesine izin verdi.
İngiliz sömürge döneminde, Kenya’nın yönetimi, ülke genelinde tartışmalara neden oldu. İngilizlerin ülkeyi işgal ettiği ilk zamanlarda, yerel halkın bir kısmı direndi. Ancak sonuçta İngilizler birçok şehri ele geçirdi, yerel kültürü bastırdı ve halkı sömürdü.
Kenya’da İngiliz yönetimi altında, Beyaz Sömürgeleştirme’nin bir sonucu olarak, Avrupalı göçmenlerin nüfusu arttı. 20. yüzyılın başlarında, Kenya’nın beyaz yöneticileri, doğal kaynaklara erişim haklarını güvence altına almaya çalışan toprak yasaları geçirdi. Bu yasalar, yerli halkın topraklarını kaybetmesine neden oldu ve büyük bir hoşnutsuzluğa yol açtı.
İngiliz yönetimi altında, Kenya’da birçok proje yürütüldü. İngilizler, Nairobi gibi büyük şehirlerin inşasını finanse etti ve birçok yol, demiryolları ve köprü inşa ettiler. Ancak, bu projelerin birçoğu, yerel halkın gözünde, İngilizlerin sömürgeciliği altında köleleştirilmesi sonunda kurulmuş olduğunu ima etti.
Mau Mau İsyanı ve Sonrası
Beyaz Sömürgeleştirme’ye karşı gerçekleştirilen Mau Mau isyanı, İngilizlerin Afrika sömürgeciliği için ciddi bir sınav oldu. 1952-1960 yılları arasında gerçekleşen bu isyan sırasında, siyah Kenya Milliyetçiliği’ni destekleyen birçok Kikuyu, İngilizlerin hükümetini ve böylece Beyaz Sömürgeleştirmeyi devirmeyi hedefledi. İsyan, İngiliz hükümetini endişelendirdi ve militanların tutuklanması ve hatta ölümüne kadar çeşitli tepkiler gösterdi. İngiliz hükümeti, askeri güç kullanarak isyanın bastırılmasına karar verdi. İsyan sonunda bastırıldı ancak İngiliz hükümetinin tepkisi, Afrika sömürgeciliği üzerindeki tartışmaları başlatan olaylardan biri oldu.
Mau Mau isyanının sonrasında, İngilizler Kenya’daki politikayı kademeli olarak değiştirmeye başladı. 1963 yılında Kenya bağımsızlığını kazandı ve İngilizlerin Kenya’daki sömürge yönetimi sona erdi. Fakat bağımsızlıktan hemen sonra, Kenya’da siyah milliyetçiler ve Beyaz Sömürgeciler arasında şiddetli çatışmalar yaşandı ve ülke ciddi bir kriz ile karşı karşıya kaldı. Ancak, ülke sonunda krizlerden kurtuldu ve günümüzde Kenya, Afrika’nın güçlü ekonomilerinden biri olarak kabul ediliyor.
Güney Afrika’daki İngiliz Etkisi
Güney Afrika, İngiliz sömürgeciliğinin en önemli merkezlerinden biriydi. 19. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın başına kadar İngilizler, Hollandalı göçmenlerin kurduğu Boer Cumhuriyetleri üzerinde kontrol sağlamak için çeşitli adımlar attılar. İlki, Transvaal ve Orange Free State’e saldırmak olan Jameson Raid’di. Ancak, bu başarısız bir girişim oldu ve İngiliz hükümeti tarafından kınandı.
Sonraki adım, İngilizlerin Boer Cumhuriyetleri’ne yönelik barışçıl bir şekilde etki etmesi oldu. Bununla birlikte, Anglo-Boer Savaşı 1899’da patlak verdi ve dört yıl boyunca devam etti. İngilizler, blokaj ve toplama kampları gibi acımasız yöntemler kullanarak zafer kazandılar.
Ancak, Güney Afrika’daki İngiliz egemenliği, özellikle siyahlar arasında hoşnutsuzluğa neden oldu ve pan-Afrikanizm düşüncesini güçlendirdi. Bunun sonucunda, 20. yüzyılın başlarında ilk siyah örgütler ve önderler ortaya çıktı.
Boer Savaşı, Güney Afrika’nın tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır ve İngiliz sömürgeciliğinin nasıl işlediği hakkında birçok ders sağlamaktadır.
Kuzey Afrika’daki İngiliz Etkisi
Kuzey Afrika’da İngiliz sömürge etkisi Mısır ve Sudan’da kendisini göstermiştir. 19. yüzyılın sonlarında Mısır, İngiliz borç verenler tarafından kontrol altına alınmıştır. 1882’de İngilizler, Mısır’da el-Kahir (Kahire) ve bölgesini işgal etmişlerdir. Sonrasında ise Sudan’ı kontrol altına almışlardır. İngilizler, Sudan’da yer alan önemli noktaları işgal etmişler ve sonrasında da Sudan’ın tamamının işgalini gerçekleştirmişlerdir. Bu bölgelerin işgali sonrasında İngilizler, buralarda sömürge hükümetleri kurmuşlardır. Bu hükümetler, İngilizlerin çıkarları doğrultusunda yönetilmiştir. İngilizlerin bölgedeki sömürge etkisi, günümüzde de hissedilmektedir.
İngiltere’nin Afrika’dan Çekilmesi ve Sonrası
İngiltere, 20. yüzyılın sonlarına kadar Afrika’nın birçok bölgesinde kontrolünü sürdürdü. Ancak, 1947’de Hindistan’ın bağımsızlığından sonra, İngiliz hükümeti kolonilerine yönelik politikalarını yeniden değerlendirmeye başladı. Afrika’daki sömürgeleştirme politikaları artık sürdürülemez olduğu anlaşıldı ve İngiliz hükümeti bağımsızlık sürecini başlattı. Böylece, 1951’de Afrika’daki ilk bağımsız ülke olan Libya’nın bağımsızlığı ilan edildi. 1960’larda, İngiliz sömürgelerinin çoğu bağımsız oldu, ancak bazılarında uzun yıllar süren çatışmalar yaşandı. Gana, Nijerya, Kenya ve Tanzanya gibi ülkeler, İngiliz sömürge yönetiminden bağımsızlıklarını kazandılar ve diğerleri de izledi.
Yeni Bağımsız Devletlerin Karşılaştığı Sorunlar
Bağımsız olan ülkeler, İngiliz sömürge yönetiminin bıraktığı birçok sorunla karşılaştı. Siyasi belirsizlik, etnik gerginlikler, sınırların belirlenmesi, ekonomik kalkınma ve eğitim gibi sorunlar ortaya çıktı. Siyasi belirsizlik, bağımsız olan birçok Afrika devletinin, özellikle ilkel kabilelerin hükümetlerinde yetersizlikleri nedeniyle oluştu. Etnik gerginlikler, İngiliz sömürgeciliği sırasında yaratılan yapay sınırlar ve iç savaşlar nedeniyle ortaya çıktı. Ekonomik kalkınma ve eğitim, bağımsızlık sonrası hükümetlerin istikrarsızlığı nedeniyle yetersiz kaldı. Ülkeler, genellikle ihracata dayalı ekonomileri ve yabancı yatırımcıların eksikliğini deneyimledi. Bu sorunlar, uzun yıllar boyunca devam etti ve hala bazı Afrika ülkeleri için devam etmektedir.
İngiliz İmparatorluğu’nun Afrika Sömürgeciliği’nin Etkisi
İngiltere, Afrika’yı kolonileştirerek, modern çağın en büyük sömürgeci güçlerinden biri olma unvanını kazandı. Ancak, bu kolonizasyonun Afrika’nın tarihinde derin ve kalıcı etkileri oldu. Günümüzde bile, Afrika karşılaştığı ekonomik, sosyal ve siyasi sorunların çoğunu, İngiliz sömürgeci dönemine bağlıyor.
İngiliz İmparatorluğu’nun Afrika Sömürgeciliği, mimarisi olan pink binalardan, ülkede konuşulan İngilizceye kadar birçok noktada izleri bıraktı. Ayrıca, İngilizler Afrika’da iktidar yapılarının kurulmasına yardımcı oldu ve bunun sonucu olarak, günümüzde bile İngiliz sistemi ve değerleri birçok Afrikalı tarafından benimseniyor.
Öte yandan, İngilizlerin Afrika’yı sömürgeleştirmesi aynı zamanda, uzun yıllar süren ekonomik ve sosyal çöküntüye, yerli halkın haklarının ihlal edilmesine, toplumsal ayrışmaya, hastalıklara ve savaşlara da sebebiyet verdi.
Bugün, bazı Afrikalılar, İngiliz sömürgeciliğinin gereksiz, yıkıcı bir süreç olduğunu düşünürken, diğerleri ise bu dönemin Afrika’nın modernleşmesindeki en önemli adımlardan biri olduğunu savunuyor. Ancak, İngiliz İmparatorluğu’nun Afrika Sömürgeciliği’nin geride bıraktığı kalıcı etki, bugün hala hissediliyor ve tartışılıyor.