Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş dönemi, devletler arası gerilim ve nükleer silahlanma yarışı ile tanınan bir dönemdir. Bu dönemde yaşanan en önemli olaylardan biri olan Küba Füze Krizi, 1962 yılında nükleer savaşın eşiğine gelmesine neden olmuştur. Sovyetler Birliği lideri Nikita Kruşçev’in ABD’nin Türkiye ve İtalya’ya yerleştirdiği füzelerden rahatsız olması sonucu, Küba’ya füze yerleştirmesi ABD için kabul edilemez bir durumdu. ABD’nin sert tepkisiyle başlayan kriz, nükleer silah kapasitesi ortadan kalkana kadar devam etti ve uluslararası ilişkiler tarihine yön veren bir olay olarak kaydedildi.
Soğuk Savaş Dönemi
Soğuk Savaş dönemi, Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasındaki gerilimin en üst seviyeye çıktığı süreci ifade eder. Bu dönemde devletler arasında siyasi, ekonomik ve askeri alanda farklılıklar yaşanmıştır. İki güç arasındaki nükleer silahlanma yarışı, dünya barışı için büyük bir tehdit oluşturmuştur.
Bu dönemde ABD ve Sovyetler Birliği, yarış atına çıkmış gibi birbirleriyle rekabet etmişlerdir. Yarışın nedenleri ise birçok etkene dayanmaktadır. Bunlar arasında politik, ideolojik, askeri ve ekonomik nedenler sayılabilir. İki güç arasındaki ayrılıklar ve farklılıklar, dünya barışını tehdit etmiş ve tarihe kara bir sayfa olarak geçmiştir.
- Soğuk Savaş, dünya tarihindeki en uzun süreli gerilim dönemlerinden biridir.
- ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki siyasi farklılıklar ve ideolojik çekişmeler dönemi ifade eder.
- İki süper güç arasındaki nükleer silahlanma yarışı, dünya barışı için büyük bir tehdit oluşturmuştur.
Soğuk Savaş dönemi boyunca iki güç arasında birçok kriz yaşanmıştır. Bu krizlerden biri de Küba Füze Krizi olarak bilinir. Soğuk Savaş dönemi, hem Amerika Birleşik Devletleri’nin hem de Sovyetler Birliği’nin tarihinde iz bırakan bir dönemdir.
Küba Füze Krizi
1962 yılında Sovyetler Birliği, ABD’ye karşılık olarak Küba’ya füze yerleştirmesi sonrasında Amerika Birleşik Devletleri’nde büyük bir kriz yaşandı. Amerika, Küba’nın nükleer silah kapasitesinin artması sonrasında ülkeyi ablukaya aldı ve savaş gemilerini açıklara göndererek sert bir tavır sergiledi. Bu kriz, nükleer savaşın eşiğine gelindiği bir dönemde gerçekleşti ve dünya genelinde endişe yarattı. Kriz sonrasında Amerika ile Sovyetler Birliği arasında nükleer silahların yok edilmesine yönelik anlaşma imzalandı. Tarihte yazdığı önemli bir sayfa olan Küba füze krizi, uluslararası ilişkilerde nükleer silahlanmanın önemli bir sorun olduğunu göstermiştir.
Küba’ya Füze Yerleştirilmesi
Küba Füze Krizi, Soğuk Savaş döneminin en kritik anlarından biridir. Krizin temel nedeni, Sovyet liderinin ABD’nin Türkiye ve İtalya’da konuşlandırdığı füzelerden rahatsız olmasıydı. ABD, bu füzeleri Sovyetler için tehdit olarak gören Nikita Kruşçev ile yaşanan gerginlik sonrasında, Sovyetler Birliği’nin komşusu Küba’ya füze yerleştirmesi sonrasında büyük bir kriz yaşandı. Sovyetlerin bu hamlesinin ardından, ABD de Küba’ya karşı bir ambargo uyguladı.
- ABD, Sovyetlerin füze yerleştirmesine savaş gemileri ile karşılık verdi.
- Kruşçev’in ABD’ye yazdığı mektupta, ABD’nin bölgedeki füze silahlanmasına son vermesini istedi.
Krizin çözümü, tarafların birbirleriyle doğrudan iletişim kurması ve krize neden olan konuların görüşülmesi sonrasında sağlandı. Kriz sonrası, füzeler ateşlenmemiş ve ABD, Türkiye’deki füzelerini kaldırmayı kabul etti. Böylece Soğuk Savaş dönemi yıkım silahlarının azaltılması yönünde ilerleme kaydetti ve kriz sonlandırıldı.
Kruşçev’in ABD’ye Mektubu
Küba’daki füze krizinin en önemli aşamalarından biri, Sovyet lideri Kruşçev’in, 23 Ekim 1962 tarihinde ABD Başkanı Kennedy’ye bir mektup yazarak, Küba’ya füze yerleştirme planlarından bahsetmesiydi. Kruşçev, mektubunda ABD’nin Türkiye ve İtalya’ya yerleştirdiği füzelerin Sovyetler Birliği’ne karşı bir tehdit olduğuna dikkat çekti ve Küba’ya füze yerleştirme planlarının Sovyetler Birliği için bir cevap olarak düşünüldüğünü ifade etti.
Amerika’nın Tepkisi
Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler’in Küba’ya füze yerleştirmesi sonrasında sert bir tutum sergiledi. ABD savaş gemilerini Küba açıklarına göndererek, Sovyet füzelerinin Küba’ya tekrar yerleştirilmesine izin vermeyeceklerini açıkça belirtti. Ayrıca, Sovyetler Birliği’ne yönelik ekonomik yaptırımlar başlattı ve BM Güvenlik Konseyi’nden de konuyu ele almasını talep etti. Bu sert tutum, nükleer savaşın eşiğinde olan dünya için endişe verici bir durum yarattı. Ancak sonrasında taraflar arasında yapılan görüşmeler sonucu, krizi sona erdiren bir anlaşmaya varıldı.
Krizin Sonuçları
Küba Füze Krizi, dünya tarihinin en kritik dönemlerinden biri olarak kabul edilir. Kriz sonrasında, nükleer silahların insanlık için taşıdığı tehlikenin fark edilmesi ile dünya güçlerinin nükleer silahsızlanma anlaşmaları da yapılmaya başlandı. Küba’nın nükleer silah kapasitesinin tamamen ortadan kaldırılması, Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasında 1963 yılında yıkım silahları anlaşmasının imzalanmasını sağladı. Bu anlaşma, Soğuk Savaş dönemi boyunca gergin olan ilişkilerin seyrini değiştiren önemli bir adım olarak kabul edildi.
Sonuç Olarak
Soğuk Savaş dönemi, dünya tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu dönemde yaşanan en önemli olaylardan biri olan Küba Füze Krizi ise, uluslararası ilişkiler tarihinin en kırılgan noktalarından biridir. Kriz, nükleer savaşın eşiğine gelinmesiyle sonuçlanması nedeniyle, insanlık tarihinde büyük bir felaketin önüne geçilmiştir.
Soğuk Savaş dönemi boyunca, nükleer silahlanma yarışı ve ideolojik farklılıklar arasında gerginlikler vardı. Küba Füze Krizi ise, bu gerilimi zirveye taşıyan bir olaydır. Kriz döneminin sona ermesiyle, süper güçler arasında bir diyalog başlamış ve nükleer savaş tehlikesi azalmıştır.
Küba Füze Krizi yaşanmasıyla birlikte, dünya tarihi önemli bir dönemece tanıklık etmiştir. Kriz sonucunda, uluslararası ilişkiler tarihi şekillenmiş ve barışçıl çözüm yollarının kullanılması gerektiği vurgulanmıştır. Kriz, tarihin tozlu sayfalarında yerini almıştır ancak bizim için önemi bitmemiştir. Tarih, bize önemli bir ders vermiştir: Savaşın asla bir çözüm yolu olmadığıdır.